Sağlık Çalışanlarına Karşı Tahammülsüzlük
1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesinde “ Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir” diyerek en temel hak olan “yaşam hakkı” içersinde SAĞLIK HAKKI’na yer vermiştir. Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nde 35. madde de düzenlenen “Sağlık Hizmetleri” ve “Sağlık Hakkı” ulusal düzenlemede 1982 Anayasası’nda 17. maddede belirlenmiştir. Ayrıca 56. maddesi de “Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlığı altında Sağlık Hakkı’na yer verilmiştir. Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca devletin birinci görevi ; insanların yaşamlarına ve yaşama hakkına dokunmama, ikinci görevi de ; her türlü saldırıya karşı bu haklara dokundurmama dır. Üçüncü olarak da bu haklardan yararlanılabilmesi için bazı hizmetleri yerine getirme görevidir.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı ekonomik ve sosyal bir haktır. Ancak hakların talebi, yerine getirilmesi sırasında bunların sonsuz olmadığını unutmamak gerekir. Zira sonsuz hak talebi haklı olduğumuz konuda dahi haksız konuma düşmeye neden olabilir. Son günlerde toplumda Anayasal bir hak olan sağlık hakkının talebi esnasında nasıl haksız davranışlar sergilendiğini arka arkaya ne yazık ki görüyoruz. Sağlık hizmetlerine daha kolay, daha hızlı eriştiğimiz söylenmesine rağmen şiddet azalmıyor. Bu “önce ben” duygusu’nun ön plana çıkması mı, “öteki” nin duygusuna kayıtsızlık mı, empati mi, yükselen trend bencillik mi yada sağlık çalışanlarının saygınlık ve itibar erozyonu mu? Özelleşen sağlık hizmetleri ve beklenti yükselişini unutmamak gerekir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında yapılan araştırmada son 30 yıllık ekonomik değişiklikler ile ölüm oranları arasında ki ilişkisini %3 lük bir artış 30-44 yaş arası erkeklerde kalp krizi sıklığını %2,7 cinayetleri %2,4 arttığını ortaya koymuştur.
Değişimin her türlü olumlu ve olumsuz etkisini hissettiğimiz toplumumuzda bu tür davranışların ortaya çıkması da toplum bilimciler tarafından beklenen davranışlar olarak nitelendirilmektedir. O halde devletin görevi, beklenebilir bu tip davranışlara karşı Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca DOKUNDURMAMA görevini yerine getirmesi gerekir. Hizmet sunmak ile görevlendirdiği ve kendi koruması altında ki uzun ve zahmetli bir eğitimin ardından, yorucu ve özverili bir görevi yerine getiren sağlık çalışanlarının koruması sadece emniyet tedbirleri ile değil basın yayın kuruluşunun büyük gücünden ve eğitimsel çalışmalarla mümkün olacaktır. Bu vesile ile görevlerini yerine getirirken yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralananlara ise geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.